Kim demiş, bu köye turist gelmez diye? İkisi de Lise öğretmeni ve tam 63 yaşındaki İsviçreli bayan
Vivian ile bay
Walter Uebersax, binmişler jiplerine Edirne, Çanakkale, Konya, Kapodokya üzerinden
Hititlerin Başkenti
Hattuşa'ya-
Boğazkale'ye -ulaşmışlar..
Sonra
Alaca üzerinden
Alacahüyük'e gidecekler. Oradan
Samsun, Trapzon, Gümüşahne üzerinden
Van'a inecekler..
Alacahöyük'e giderken
Yüksekyayla - Küçük Hırka köyleri arasında yol üzerine şu an Fransa'da bulunan
Hidayet Çavdar çeşme yaptırdı.
Sadık ağa, bir gün önce Köse tarlada, çeşmenin kaynağındaki kavakları kışlık yakacak yapmak üzere kestirmişti.
Biz onları yüklemek için gittiğimzde çeşmede yabancı palakalı bir araç duruyordu.
Su içmek üzere çeşmeye gittik. Bayan
Vivian, taze fasülye yıkıyordu..
Suyumuzu iştik.Biraz tarzanca sohbet ettik.. Sadık ağanın yanına dönerek durumu izah ettik.Adamlar yemek haz

ırlığında diye ekledik.
Rahmetli anam
Gürcü hanımın zamanında evinden, odasından misafir etksik etmeyen, geleni yemeksiz kaldırmayan Sadık ağa, Elif karı döneminde misafir yüzü göremez, misafirlere "buyurun" deme kudreti bulamaz olmuştu.
Nede olsa misafirsever ve evde şimdilik Ankara'dan gelen gelinde var.Hatice hanım onlara elbet yemek hazırlar, Sadık ağa eski günleri hatırlamanın keyfini sürerdi.
Hemen "Neden davet etmediniz. O insanlar misafir.Yemek yapmakda ne? Gelsin yemeği bizde yesinler" demez mi?
Dorusu bizde misafiriz.Ve evsahibi Elif anaya tabiyiz..Sadık ağanın tabi olduğu gibi.. O nedenledir ki; turiste olsa köye gelen "Tanrı misafirini" biz davet edememiştik.
Babamın bu çıkışı sayesinde cesaret bulduk.
Tekrar yemek daveti için 50 metre ötedeki çeşmeye gittiğimzde bayan
Vivian'ın yıkadığı taze fasülye ve kabakları Bay
Walter poşete koyuyor,altından delik açılmış poşete koyduğu fasülyeleri sallayarak suyunun "sırkmasını" sağlıyordu.
Bay Walter, -içi azda olsa- bayan Wivian'ın yıkadığı fasülye ve kabak dolu poşeti sallarken fasülyeler yere saçılmaz mı?
Tam sırası.
Çeşmenin üst tarafında, Köse tarladaki taraktöre kesilmiş ağaçları yükleyenlere nazaret eden babamı göstererek;
"Boşa uğraşmayın.Amca sizi yemeğe davet ediyor" dedik..
Biraz tereddüt biraz şaşkınlıkla, kendi aralarında konuşup, anlaştılar.
Nereye gidecekl

erini sordular, söyledik.
Ve karar verdiler.
"Yemek yemeyiz.Sadece çay içeriz.."
O halde anlaştık.Bay Walter, sür arabayı Sadıkağanın eve.
Harman yerine geldiğimizde, evi mi açık havayı mı tercih edeceklerini sorduk.
Onlar açık havayı tercih ettiler. O halde en uygun yer
Şeker Pınarı başı.
Hemde ağaçların serinliği var.
Hatıce hamın, çay ve beklenmeyen tanrı misafirlerine ikram için kolay yiyecekler hazırlığına çoktan koyulurken, "Buyurun Şeker Pınarı'na" dedik.
Önce
Codaroğlu ailesinin en küçüklerinden Recep, sandelye için koştururken imdadına sonra Samet yetişerek iki sandelyeyi kapıp Şekerpınarı'na yerleştirdiler.
Bizde zaten
Şekerpınarı'na gelmiştik..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder