Ali Dayımın Kızı Neriman..
Şimdilerde Şeyh Şaban-ı Veli yurdu Kastamonu'da yaşıyor
Ali Dayımın Bacanağı ve dünürü İhsan Ağa..
Aslen Alaca'nın çatalbaş köyünden ..Daha sonra Alaca'ya yerleşti..
Şimdilerde Çorumda oturuyor..
Aynı zamanda benim dünür Ali'nin kayın babası..
Babamı köy ve Alaca'dan iyibilir.
Masadaki "sitili" hemen tanıyarak "Bu rahmetli babayın yoğurt sitili "diyerek "Bu sitille Alaca'ya çok yoğurt getirdi " diyor.
Gerçektende;
Rahmetli Babamdan tanıdıkları "özel müşteriler" yoğurt isterler idi. Rahmetli anam "bisitil "yoğurt çalar, babamda onu Alaca'ya götürür, çok kere daha önceden isteyenlere verirdi. Götürdüğü yoğurdu tanıdık dükkanlara bırakır, sipariş verenler gelip parasını bırakarak yoğurdu alırlar.Evlerine götürüp kabı boşaltarak sitili yine o dükkana bırakırlardı. Babam da o parayı sebze vs almada harçlık olarak kulanırdı..
Bazende çok götürür, onları pazarda satardı..
Evimize misafir olan İhsan ağa sitili hemen tanıdı..
DEDEN ÇORBA YAPTI..
Misafirler epey sohbet edip, geçmişlerimizi de andık.
İhsan ağanın hanımı Çatalbaş'dan "gara halit" diye bilinen ve uzun zaman Angara'da yaşayan Halit Özgen'in kızı...
Dayım Ali'nin de baldızı..
Diyorki:;
"Ben küçüktüm..Ablam dayın ile nişannılı..
Benim ebem ile senin eben Nuruya beraberce sizin köye gittiler. Benide götürdüler.
Köyden uzakta yeni ev yapmışlar..Koca koca evler vardı. Yanda ahır- samanlık.
Bide tarla ortasına çeşme çıkarmışlar..
Yanına da "yunaklık" - çamaşırhane yapmışlar..
Ev daha yeni bitmişti..
Ben küçüğüm..
Yattığımız yer çok geniş bir oda idi.
Deden erkenden, kalkıp geldi.
Baca da ateşi yaktı.
Koca bir kazan ile çorba karıştırdı. Kazan çok büyüktü.
Eben zayıf bi kadındı. Galiba o kazanı koyamazdı. Gücü yetmezdiki, gelip deden çorbayı kendi yaptı. Eviniz kalabalıktı. Onun için büyük kazanla çorba yaptı..Bacın Nazik ve zebikle oynadık.." diye gördüklerini anlatıyor..
Gerçekten de ev kalabalıktı. Bir ara tam 40 kişi olmuştu..Çobanlar vs misafirler, odamıza gelen başkaları dahil değil..
O yüzden bizde çorba ve yemekler normal kazan dan bir hayli büyük fakat çay kazanı denen kazandan da küçük kuzu kazanı denen kazan ile pişirilirdi..
"MILLA DAYIN HASTA DEĞİLİM "DEDİ..
Eskilerden hatıralar anlatılırken..
İhsan ağa , Mılla dayım ile olan hatırasını da anlattı.
Mılla dayım, sebebini bilmediğimiz bir nedenle beklenmedik şekilde köyde damda kendini asarak intihar etmişti..
"Ben bir gün Mılla'ya Alaca da Cumhuriyet meydanında gördüm..
Hatır sorunca..
Doktora gittim.
İlaç verdi.
Bana hastasın dedi.İlaç verdi.
Ben hasta değilim..
Ben hasta olacak adam mıyım.. dedi.
Hastalığını kabul etmiyor ve doktor hasta dedi diye canı sıkılıyordu.Yanımızda (...) da var idi.
Ben buna böyle şahit oldum.
Ayrıldık.
Bide ertesi gün duyduk ki kendini asmış..
Adam demek ki sen hastasın denmesine çok sinirlenmiş.O sözü kaldıramamış. Canına kıymış.."
KÜRTLER ÇADIRDA YAŞARDI
İhsan ağa çatalbaşta yaşayan kürtlerlede şu bilgiyi veriyor..
Benim dedem de onun anası da kürtlerden..
Ebem Nuriye Köylü ( Bizim orada yerleşik olanlara, Türklere köylü diyorlar. Çünkü Kürtler, getirildiğinde toprakları yok. Köyün yaylalarına bırakmışlar ve çadırlarda yaşıyorlar...O nedenle biriyle tanışırken kürtler sorar kürt müsün köylü müsün. Yani Türk müsün diye)
İhsan ağa anlatıyor.
Eben Nuriye..Köylü ( yani türklerden)
erkek gardaşı yok..
Emmisi Aşgarmıstık..
Onun oğuları Emin Osman var.
Kürtler bizim oraya doğudan gelmişler. Bir kısmıda Haymanadan.
Deden gil üç kardeş imiş.
Haydar - Haso(hasan)- Hallo (halil)
Sizinkilere Reşogil (Iraşo) derlerdi.
Kürtlerin bir kısmınada Alikeriler derler. Onlar galiba alevi imişler. Bizim köydekiler sünni idi.Ama Yozgat Sorgun ve Çiçekdağından gelmişler...
Köyedeki kürtlerin bir kısmınada Badıllı denir.
Badıllılar, Yasdıyükdeki kürtler ile akraba.. Yasdıyükden akrabaları gelir giderler idi.
DEDEM KÜRT
Ebem yetim kalmış..Küçük yaş da evlendirmişler. Kocası ölmüş.
Kürtlerden dedem ile evlendirmişler...
"
Aslen Alaca'nın çatalbaş köyünden ..Daha sonra Alaca'ya yerleşti..
Şimdilerde Çorumda oturuyor..
Aynı zamanda benim dünür Ali'nin kayın babası..
Babamı köy ve Alaca'dan iyibilir.
Masadaki "sitili" hemen tanıyarak "Bu rahmetli babayın yoğurt sitili "diyerek "Bu sitille Alaca'ya çok yoğurt getirdi " diyor.
Gerçektende;
Rahmetli Babamdan tanıdıkları "özel müşteriler" yoğurt isterler idi. Rahmetli anam "bisitil "yoğurt çalar, babamda onu Alaca'ya götürür, çok kere daha önceden isteyenlere verirdi. Götürdüğü yoğurdu tanıdık dükkanlara bırakır, sipariş verenler gelip parasını bırakarak yoğurdu alırlar.Evlerine götürüp kabı boşaltarak sitili yine o dükkana bırakırlardı. Babam da o parayı sebze vs almada harçlık olarak kulanırdı..
Bazende çok götürür, onları pazarda satardı..
Evimize misafir olan İhsan ağa sitili hemen tanıdı..
DEDEN ÇORBA YAPTI..
Misafirler epey sohbet edip, geçmişlerimizi de andık.
İhsan ağanın hanımı Çatalbaş'dan "gara halit" diye bilinen ve uzun zaman Angara'da yaşayan Halit Özgen'in kızı...
Dayım Ali'nin de baldızı..
Diyorki:;
"Ben küçüktüm..Ablam dayın ile nişannılı..
Benim ebem ile senin eben Nuruya beraberce sizin köye gittiler. Benide götürdüler.
Köyden uzakta yeni ev yapmışlar..Koca koca evler vardı. Yanda ahır- samanlık.
Bide tarla ortasına çeşme çıkarmışlar..
Yanına da "yunaklık" - çamaşırhane yapmışlar..
Ev daha yeni bitmişti..
Ben küçüğüm..
Yattığımız yer çok geniş bir oda idi.
Deden erkenden, kalkıp geldi.
Baca da ateşi yaktı.
Koca bir kazan ile çorba karıştırdı. Kazan çok büyüktü.
Eben zayıf bi kadındı. Galiba o kazanı koyamazdı. Gücü yetmezdiki, gelip deden çorbayı kendi yaptı. Eviniz kalabalıktı. Onun için büyük kazanla çorba yaptı..Bacın Nazik ve zebikle oynadık.." diye gördüklerini anlatıyor..
Gerçekten de ev kalabalıktı. Bir ara tam 40 kişi olmuştu..Çobanlar vs misafirler, odamıza gelen başkaları dahil değil..
O yüzden bizde çorba ve yemekler normal kazan dan bir hayli büyük fakat çay kazanı denen kazandan da küçük kuzu kazanı denen kazan ile pişirilirdi..
"MILLA DAYIN HASTA DEĞİLİM "DEDİ..
Eskilerden hatıralar anlatılırken..
İhsan ağa , Mılla dayım ile olan hatırasını da anlattı.
Mılla dayım, sebebini bilmediğimiz bir nedenle beklenmedik şekilde köyde damda kendini asarak intihar etmişti..
"Ben bir gün Mılla'ya Alaca da Cumhuriyet meydanında gördüm..
Hatır sorunca..
Doktora gittim.
İlaç verdi.
Bana hastasın dedi.İlaç verdi.
Ben hasta değilim..
Ben hasta olacak adam mıyım.. dedi.
Hastalığını kabul etmiyor ve doktor hasta dedi diye canı sıkılıyordu.Yanımızda (...) da var idi.
Ben buna böyle şahit oldum.
Ayrıldık.
Bide ertesi gün duyduk ki kendini asmış..
Adam demek ki sen hastasın denmesine çok sinirlenmiş.O sözü kaldıramamış. Canına kıymış.."
KÜRTLER ÇADIRDA YAŞARDI
İhsan ağa çatalbaşta yaşayan kürtlerlede şu bilgiyi veriyor..
Benim dedem de onun anası da kürtlerden..
Ebem Nuriye Köylü ( Bizim orada yerleşik olanlara, Türklere köylü diyorlar. Çünkü Kürtler, getirildiğinde toprakları yok. Köyün yaylalarına bırakmışlar ve çadırlarda yaşıyorlar...O nedenle biriyle tanışırken kürtler sorar kürt müsün köylü müsün. Yani Türk müsün diye)
İhsan ağa anlatıyor.
Eben Nuriye..Köylü ( yani türklerden)
erkek gardaşı yok..
Emmisi Aşgarmıstık..
Onun oğuları Emin Osman var.
Kürtler bizim oraya doğudan gelmişler. Bir kısmıda Haymanadan.
Deden gil üç kardeş imiş.
Haydar - Haso(hasan)- Hallo (halil)
Sizinkilere Reşogil (Iraşo) derlerdi.
Kürtlerin bir kısmınada Alikeriler derler. Onlar galiba alevi imişler. Bizim köydekiler sünni idi.Ama Yozgat Sorgun ve Çiçekdağından gelmişler...
Köyedeki kürtlerin bir kısmınada Badıllı denir.
Badıllılar, Yasdıyükdeki kürtler ile akraba.. Yasdıyükden akrabaları gelir giderler idi.
DEDEM KÜRT
Ebem yetim kalmış..Küçük yaş da evlendirmişler. Kocası ölmüş.
Kürtlerden dedem ile evlendirmişler...
"