YEŞİLE HASRET
Doksan yıl önce üzeindeki çamların hışırntısı Sungurlu'dan duyulan Hırababa'yı bugün uzaktan bakınca çoban görüntüsü veren tek bir ağaç bekliyor.
Sen dik, koruyan korur..
Hırababanın yeniden ağaca kavuşması için kollar sıvandı.
Bu reim,İbrahim Çavdar'ın köyü ziyereti nedeniyle 2003 sonbaharında çekildi ..
Hoyrat eller bırakırsa, dikilen çamlar orman olacak..
Necati Çavdar, yıllar sonra Hırababa yeşillensin...
Eski günlerine dönsün diye köye kendi kesesinden aldığı çamları gönderir.
160 adeti bulan çeşitli cinslerden oluşan çamları Hıraba'ya dikmek üzere köyün gençleri yardımcı olur, muhtar nezaret eder.
Çamlar dikilir.
Dikerler ama bakan olmayınca o kadar çamdan on onbeş tarne kalır.
Onlarda sürgünlerini koparan keçiye emanet edilir.
Güdük ve mahzun çamlar kendilerini koruyacak hamiyetli elleri bekler..
Kim bilir belki birgün..
Birileri sahip çıkar, başlanan hizmet sürdürülür.
Hırababa bozkıra, erazyona teslim edilmez..
Yeşilere boyanır..
Yeğenim Fatih'in düğünü için 20-25 Ağustos 2008'de Küçük Hırka'da idim.
24 Ağustos 2008 pazar günü gelin alındıktan sonra, Çorumda öğretmenlik yapan Muharrem Danlı ve Osman Köylü (Gobül osman) birlikte bizim harmana çıktık. geçen yıl diktiğim çamı ve bu yıl götürdüğüm cevizi, görenlerle Hırababa'ya diktirdiğimiz çamları konuştuk.
(Gobül)Osman Köylü:;
" Hırababa'da 20 -30 armut ağacı vardı. Acar askerleri denen haritacı askerler gadanalarla( Askeriyede yük taşıyan atlar)gelerek , ağaçları kestiler.
Bu askerler başta Hırababa olmak üzere Killikçamı vs gibi tepelere harita için noktalar belirleyen ağaç sehbalar diktiler.
Hırababa'da kesilen ağaçların dallarını , köylü "günah" diye getirip yakmadılar" diye Hırababadaki son ağaçların başına gelenleri anlatıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder