02 Kasım 2017

Yaylak. Hıra'nın doktor bitkileri. Asiye'nin çeşme ve gadre uğrayan bazı taşlar



Yaylak.

...............

Gülluğz (Gülü Öz) ü atlayarak,
Kıcık'ın (yüksek yayla) arazisinden
 Bizim köyün araziye,  YAYLAK dediğimiz  araziye geçtim.
Eski Boğazkale yolunu takip ederek devam ettim.
Yolda bazı kayaların dipleri hazine avcılarınca kazılmış olduğunu gördüm.

Hıra'nın doktor bitkileri.
Yine yol üstünde Hıra Dağı'nın
Şeker dikeni
Öküz g .. (sığır kuyruğu),
Güvem, Alıç gibi doktor bitkilerine merhaba dedik.

Asiye'nin  Pınar
Emmahasanın Asiye vardı.
Asil kadın. Muhterem insan.
Ahmet amcanın anası
Rasim, Şevket ve Ömer'in ebeleri.
Onun adıyla anılan ve onların  tarlalarının başında bir çeşme vardı.
Çeşmeyi O yaptırmış  olmalı ki O'nun adıyla anılarak Asiyenin Pınar denirdi.
Eskiden
Evci,
Çatalbaş,
Büyük Hıra, biizm köy
pazartesi kurulan Boğazkale - Boğazköy pazarına bu yoldan giderlerdi.
Kimi yaya, kimi atlı, kimide eşekli..
kimi at, kimi inek, kimi davar satacak
yada alacak
kimide günlük ihtiyacını görecek.
Pazara gidenler yaylakta Kıcık istikametinde yola dizilirlerdi
Gelip geçenler, çevrede ki sığır ve de koyun sürüleri bu çeşmeye uğrayıp, suuszluklarını giderirdi.
Tıpkı biraz ilerde Kıcığa bakan yamaç daki eşme gibi
Bu pınar da köye getirilip şahsi MAL yapılmış.
Orada gelen geçen, kurt kuş düşünülmeyerek tüm su gasp edilmiş
Peki Hayır yaptıranın hayrı.
Vakfedenin niyeti..?
Kimse onu düşünmüyor.
Yeterki kendinin olsun.
Başkaları ne yaparsa yapsınlar..
Hiç değilse iki damlada orada bırakılır dı da  çevrede susuz kalanlar, azgari olarak  susuzluğunu giderirdi.
..................
MADIMAK
Bu yollardan geçip de MADIMAK ı anmak olmaz. .
Yaylak yolunda güzel MADIMAK olurdu..
Onun için de;
 Madımak,Yaylağn yolunda biter
Gurbete gidenin burnunda tüter" diye
 türkü yakmışlardı.
..................
PEKMEZ TOPRAGI ve Kireç
Yaylağın bir kısmında toprak sanki kireçli gibi
Gerek kireç gerekse  pekmez toprağı da bu Yaylak daki tarlalar kazılarak sağlanırdı.
Hala da öyle..
Köye  Bekir Dayımın  büyük Oğlu Bekir'in cenasesi dolayısıyla Ekim ayı başında yine köyde idim
mezarlık ziyareti sırasında
Baktım Ali Osmanın Yakup,  pekmez kaynatmak için üzüm çiğniyor.
Bizde marketten üzüm alıp pekmez kaynatacağız, nasıl oluyor diye sordum
tarif etti.
pekmez toprağı istedim.
"Bacınla git. O bilir.
 Ocağı kapatmadım
Yaylakda tarlada var. Ordan al"dedi.
Tabi bizim gidemeyeceğimizi de bilmesi gerekirdi
Az deyince olur vereyim dedi fakat, bi dahada görünmedi
Oğlu Yusuf'a selam bırakıp ayrıldım.

Köyümden bir kilo pekmez toprağı alamadan dönmek zorunda kaldım
Angara'da komşumuz Ecevit,ler bizde var verelim demişti
Bende istedim ki kaynattığımız pekmezde köy toprağı olsun.
Köy kokusu
Ama bir avuç nasip olmadı, olamadı.
Gelince yine komşumuz bala avşar'dan Ecevit ler verdi.

......................
HAZİNE HAYALİ
Ve gadre uğrayan bazı taşlar
Yol boyu kimi taşların
Özellikle şekili taşların  Hazineavcılarınca gadre uğratıldığına şahit olduk.
Halbu ki o taşların çoğu yıllar yılı ya tarla sınırında yada tarla içinde yığmalarda öylece dururdu.
Üstelik de yerli taş yada toprakaltında değil ki altında içinde, Hazine olsun.
Ayağınla dürtsen fırlayacak cinsten elle bile kaldırılacak taşlar..
Hayal bu ya, kimi Hazineavcıları kırarak en azından şekli bozmuşlar..
.................
Asiyenin Pınarı geçtik.
Akşam  Ezanı her iki hatta üç köyden inil inil okundu.
Bizde kel tepeden köyü seyrederek , armıtlardan eve indik..
Hava iyice karardı.

Hiç yorum yok: