KATİL İLYAS
Ahimesut/ Alsancak
14.11.2013 Perşembe
Bu gün öğle sonrası,
biraz dolaşayım diye çıktım.
Angara’nın Ahimest ilçemizde ki Alsancak mahallesi Çiğdem parkında, bir
oturağa oturmuş her zamanki gibi yanındakilere hikayeler anlatan Tatlılı (Sungulu’nun Tatlı köyünden) Kamil ağbiyi gördüm.
Çınarların sararıp solduğu..Kasımpatıları topaç topaç çiçek açtığı bu sonbaharın son
demindeki güneşin yorgun ışıkları altında ihtiyar bedenlerini ısıtarak
muhabbet ediyorlar.
Buyur edip, bana da oturdukları bankta yer açtılar..
Her zaman hoş sohbet olan Kamil ağbi bir çok konuyu konuşup
anlattıktan sonra Tatlılı Katil Hasan
namındaki Hasan amca ve ailesini tanıdığımdan
mıdır nedir, Katil İlyas hikayelerini peş peşe yeniden anlattı..
Tatlılı Kamil ağbinin anlatımı şöyle:
Çerkez (Tuğcu’lu) Katil
İlyas 41 atlı ile Tatlı köyünü basarak,
Tatlılı adaşı eşkıya İlyas’ı ortadan kaldırmak ister.
Birileri bunu Tatlılı
İlyas’a haber verirler..
Tatlılı İlyas, çetesine ait adamları onar kişi halinde köyün
çevresine yerleştirir.
Evi ve odası köyün hâkim yerindedir. Oradan köye uçan kuş
girse görülmektedir. Katil İlyas elinde dürbün her yeri yukardan izlemektedir..
Her türlü tedbir alarak gelecek olan misafirlerini (!)
gözetlemeye başlar.
Bir Ağustos günü, denildiği gibi 41 atlı ile Çerkes İlyas
Tatlı köyüne baskına gelir..
Tatlılı İlyas, hiçbir
şeyden haberi yok gibi onu kendi odasında misafir eder..
Bir süre sonra havaya
bir on kuruş fırlatır, hemen silahını çeken bir adamı havada on kuruşu vurur..
Bir on kuruş daha atar, gözünün birini kapatan aynı kişi o
kuruşu da havada silahından çıkan
kurşunla mıhlar..
Çerkez İlyas, bu küçük gösteriden maksat ve meseleyi derhal
anlar.
Tatlılı İlyas, böyle maharet sahibi yüzlerce kişisinin
olduğunu ve çevresinin de sarıldığını anlatır.
Çerkez İlyas aslında kapana kısılmıştır. Tatlılı, Çerkez İlyas’ın adamlarının silahlarını
teslim etmesini ister. Mavzerlerinin mekanizmalarını sökerek Tatlıl’ya
silahları verirler.
Tatlılı’ya ve çevresine
hiçbir zarar vermeyeceklerine dair yemin ettirir..
Sadece tabancaları vardır..
Yinede adamları hiç değilse Tatlılı İlyas’ı tabanca ile vurmak
için plan yaparlar. Tatlılı İlyas’ın oğlu planı duyarak babasına haber verir..
Tatlılı İlyas, oda
kapısından çıkarken yani misafirleri yolcu ederken vuracaklardır.
Tatlılı İlyas , Çerkez’e..
“O tabancanı beline
sok..Ve doğruca öyle çık. Yoksa karışmam ” der..
Çaresiz öyle yaparlar.
Giderken de her birine verilmek üzere kırk bir dürüm yaptırıp
azık olarak verir.
…………
Tatlı’yı 41 atlı ile
basacağını haber alan jandarma kuvvetleri, çoktan peşlerine düşmüştür.
Her ne kadar ava giderken avlansada Çerkez İlyas ve adamları,Tatlılı’dan
kurtulmanın verdiği keyifle Aygar ‘dan
aşağı Fındıklı deresine indiklerinde, daha önce
sıkıntı verdiği ve ırgatlık
tarlasında çalışan köylüler, Çerkez
İlyas’ın Fındıklı deresinde saklandığını
söylerler..
Fındıklı dersi etrafını çeviren ve hala
onların silahlı olarak pusuda olduklarını sanan Jandarma, mavzerlerle Çerkes İlyas çetesine ataş ederler, Çerkez İlyas ve adamlarını tek tek öldürürler.
Mezarları da Fındıklı deresine kazılarak oraya gömülür...
……………..
TATLILI KATİL İLYAS
Kamil ağbi bir başka zaman
diliminde de yaşanan Tatlılı
Katil İlyas’ın sonunu şöyle anlatır..
Namuslarına saldırdığı için bazıları Tatlılı İlyas’a çok kızarak
ondan kurtulmak isterler.
Onun için plan kurarlar.
Nereye gitse Tatlı bağlarının bulunduğu boğazdan köye
gidecektir.
Atını o yöne sürer
O zamanlar küçük çocuk olan Hasan ise güzlekçilik
yapmaktadır.
Katil İlyas, altın eğerli gümüş takımlı meşhur atı ile
gelmektedir.
Elbette silahı vardır ama.
Kimseden kuşkuya kapılmaz.
Ortalık sesizdir..
Fakat İlyas pusuya yaklaştığında atı yola devam etmek istemez, her zaman gittiği yoldan at gitmek istemez. Kirir..
Çünkü Derenin her iki yamacına yerleşerek pusu kurarlar.
İlyas bilmez ama at hisseder. İlyas gitmek ister at gitmemekte zorlatır. Yediği
mahmuzlarla at, şaha kalkarak adata o yöne gitmek istemez. Dön geri der ama,
faydasız. İlyas, gidecektir..
Geliyor işaretini alan iki yanda pusudakiler ateş ederler. İlyas’ı kurşunlarlar.
Katil İlyas atından düşer.
At kaçarak eve gele dursun..
Onu vuranlar , İlyas’ın başına gelirler. İlyas vuranları tanır ve ne için vurduklarını anlar..
-
“Aman yapmayın..Ben etim siz etmeyin..Bi daha mı?..” diye pişmanlığını belitse de
Kafasını kesip, gövden ayrılırlar.
Eğeri vs kan içinde olan at eve
gelir..Her halinden bi şeyler olduğu bellidir. Oğlu derhal, olayın vahametini
anlar. Ata binip atın götürdüğü yere varır ki babası çoktan gitmiştir.(!)
Düşer katilerin peşine..
Sordukları insanlar, doğru
söylemezler. Şu tarafa kaçtılar derler. Oysa
başka yerden saklanmak için gitmişlerdir.
Oğlu altın ve gümüş takımlı koşumuyla
göz kamaştıran atı ile bi Çerkez köyüne misafir olur.
Orada oğlanın atını alarak onu
soyarlar.
Babasını vuranlara yetişmesi mümkün olmadığı gibi ,
atını ve eğerini de elinden alırlar..
……
Yılar geçer.
İlyas’ın büyük oğlu Sungurlu pazarına
gider. Satılmak üzere pazara getirilen
at, İlyas’ın oğlunu tanıyarak kişner.
Kişneme sesinden, İlyas’ın oğlu
da atı tanır.
Hiç vakit kaybetmeden güvenlik
güçlerine haber vererek “Atın kendilerinin olduğunu” söyler.
Atı satmaya çalışanlarda “Atın
yılar yılı kendilerinde olduğunu, kendi malaları olarak satmaya getirdiklerini”
ifade ederler..
Doğruluğu konusunda şahit
gösterirler.
Fakat iddia da önemlidir.
O günün Sungurlu yetkilisi bi çözüm
yolu düşünür.
Durumu taraflara anlatır. Atın
kendilerine ait olduğunu iddia eden iki taraf da bu hakemliği kabul eder.
Şimdilik ata sahip olan kişi nasıl olsa yıllardır beslemiş, binmiştir. Atın
sahiplendiğini düşünür..
İlyas’ın oğlu da at, cins attır.
Yıllar sonrada olsa tanıyıp kişneyerek
kendisine haber verdiği için Tatlı’ya
gideceğinden emindir..
At hakem olacak. Kimin ise o
tarafı seçecektir.
Meşhur Çan saati (Sungurlu Saat kulesi) yanından atı
bırakırlar. At doğruca Tatlı yolunu tutarak Katil İlyas’ın evi bulur.
At, İlyas’ındır..
Artık evine gelen
Tatlılı İlyas’ın ata kimse
binmez..Binemez. Üstelik yaşlanmıştır. Öylece araziye salarlar.. Yılkı atı
olarak arazide tek başına Katil İlyas’ın hatırası olarak birkaç sene daha
yaşar…
Ve arazide İlyas’ın mezarının olduğu topraklarda ölür..
Kamil ağbi;
“Oğulları da şimdi, baba balarının katillerinin çocukları ile kağıt oynuyor..”
diye iç geçiriyor..
////////////////////////////////////////////
İnternette gezerken farklı “Katil İlyaslar”ın var olduğunu
ve değişik hikayelerini gördüm..
Bizim köyde (Küçük
Hıra’da) harman yerinde komşuları ile Garaoğdek kavga eder.
Kavga eden babasını korumak için karşı taraftan birine vuracağı sıyırgının, vurmak sitediği şahıs kendini sakıdırınca hızla
kalkan sıyırgı Emin dayının babsına isabet eder.
Sehven baba katili
olan ve karşı tarafın şikayeti ile mahkum olarak Çorum Hapsanesinde yatan ( Garaoğdeğin ) Emin amcanın, Tatlılı Katil
İlyas’ın katilleri ve çocuk yaşta hapse
düşen Katil Hasan’ın da hapis arkadaşı - Yavuz
zırhlısında bir komünist ayaklanması tertibi içinde bulunduğu, askeri isyana
teşvik ve tahrik ithamıyla 1938
deki Donanma Davası’ndan Nazım Hikmet’le
yargılanması sonucu 15 yıl hüküm giyerek 12 yıl yatan, 1950 genel
affı ile çıkan -
‘Kitaplı casus” lakaplı
“Kemal Tahir’in “Rahmet Yolları Kesti “ romanında da konu
edilen “ Katil İlyas” hikâyeleri de şöyle:
Kurtuluş Savaşı
yıllarında otorite boşluğundan yararlanan bazı kimseler, eşkıyalık ve tütün
kaçakçılığına yönelmişlerdir. Bunlardan üç tane İlyas adlı şahıs vardır.
Birincisi Katil İlyas, ikincisi Kırşehir Akçakent (Sıtma)'li Küçük İlyas olup
aynı köylü Küçük İbrahimle yalnızca tütün kaçakçılığı yapmıştır.
Üçüncü İlyas ise, Çorum Sungurlu'ya bağlı Tatlı köyündendir. İlyas, tütün
kaçakçısı iken, hükümet kuvvetlerine karşı gelip çatışmaya girmiş ve yörede
eşkıyalığa başlamıştır. Çiçekdağı yakınlarında yakalanıp Ankara'ya
götürülürken, Delice kavşağında Kızılırmak'tan geçerken müfrezelerin kolundaki
kelepçeyi çıkartmasını fırsat bilip kaçmış, kaçarken bir kaç müfrezeyi
yaralamıştır. Cumhuriyetin ilk affından faydalanıp köyüne dönen İlyas,
hasımları tarafından pusuya düşürülüp öldürülmüştür.
İlyas'ın ağzından söylenen türkünün mısraları
şöyledir:
Çıkaydım Aygar Dağı başına
Kurban olam toprağına taşına
Alaydım Hacı Aslanla Ömer'imi peşime
Taburlar alaylar vız gelir bana
Kaymakam da benim ile uğraşır
Evrağım da İstiklali dolaşır
Kara haber köyümüze ulaşır
Taburlar alaylar vız gelir bana
Ayak basmam Çiçekdağı salına
İlan oldum paşasına beyine
Alman tüfeğiyle Aygar Dağına
Taburlar alaylar vız gelir bana
Koluma vurdular bir batman demir
Karaçaya geldim tükendi ömür
Adım İlyas diye söylenir ahir
Taburlar alaylar vız gelir bana
İlyas vurulduktan sonra altındaki atının köylüler tarafından korunduğu ve 32
yıl gibi uzun müddet yaşadığı söylenir. Keskinli Hacı Taşan tarafından iki
kıt'ası plağa okunan İlyas için söylenen bir başka türkü:
Kır atınan indim Kara Dikme'den
Ölüm iyi bu cefayı çekmeden
Olura olmaza boyun bükmeden
Kızılırmak'ta sele gitti desinler
Karaçay'dan çıktım ne yaman soğuk
Gene buz bağladı şu kara bıyık
Bu günkü vatanım Çadırın Höyük
Çadırın Höyük'te kaldı desinler
Unuttun ahdini ettin zulumü
Yine her taraftan kırdın kolumu
Vadem tamam ise gel al canımı
Bir yiğit ahdinde durdu desinler
Eve geldim kır at evde deşinir
Hanımlar da kötü kötü düşünür
Eşyalar da evden eve taşınır
Eller de yurdundan göçtü desinler
Kaynak: Tarih Atlaslı Kurtuluş Savaşı Ans. İst. 1985, s.274, 275, 276; Murat
Başer, Kırıkkale Yeniyapan köyünden, 1930 Doğ. İlkokul. Sıtkı Beğit, Çorum,
Sungurlu, İmirli Köyü, 1940 Doğ. İlkokul 3; Mehmet Kılıçel, Kırıkkale, Delice,
Baraklı Köyü, 1940 Doğ. İlkokul; Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları,
Ağıtları - Baki Yaşa Altınok, Oba Yayıncılık, Mayıs - 2003, Ankara, s.274-275
Eşkıya Katil İlyas, Çorum ili Sungurlu ilçesi
Kadılı köyündendir. Yozgat'ın Yerköy ilçesine bağlı Serban köyünden olan Kavlak
Ali ile birleşerek eşkıyalığa başlamıştır. Etrafına topladığı birtakım insanlarla
soygunlar yapan İlyas, kısa sürede bölgede en korkulan eşkıyalar arasında yer
almıştır. Gözünü kırpmadan acımasızca adam öldürdüğü için halk, kendisini
"Katil İlyas" diye adlandırmıştır.
Halkın şikayeti üzerine kendisini takip eden Hükümet kuvvetlerine kızıp
Kayseri, Ankara arasında çalışan posta arabasını Çallı Gedik mevkiinde soyan
İlyas, kendisine direnen posta memurunu da öldürmüştür. İdam edilen Karaca adlı
başka bir eşkıyanın ağzından söylenen türkünün dörtlüğünde İlyas'ın posta
arabasını soyması şu dizelerle anlatılmaktadır.
Ufak yaşım ben dünyama doymadım
Kuşağıma yetim malı koymadım
Katil İlyas gibi posta soymadım
Eli kelepçeli durur Karaca
Çiçekdağı'nın kuzeyi, Sıtma civarı Katil İlyas çetesinin yatağıydı.
Aynacıoğulları, Kavlak Ali, Deli Ömer gibi eşkıyalarla işbirliği yapan İlyas,
Orta Anadolu'da yaşayan halka derin bir korku salmıştı. Keskin, Bâlâ
bölgelerini de haraca kesen Katil İlyas, 23 Eylül 1921'de 30'u Rum, kalanı
Çerkeş ve Kürt olmak üzere 150 kişilik avanesiyle Boğazlıyan'dan Yozgat
İstiklal Mahkemesi'ne götürülen 13 Laz, 5 Rus'u götüren Hükümet kuvvetlerine
saldırmış. Birliği pusuya düşürerek silâh, cephane ve atlarını almışlar,
suçluları salıverip kendi saflarına katmışlardı. Yozgat'tan Kayseri'ye
götürülmekte olan 1316 doğumlu erleri serbest bırakıp muhafızlardan iki kişiyi
öldüren Katil İlyas ve çetesi, bastıkları köylerde kendilerine direnen birçok
köylüyü öldürmüşlerdir.
Yanında 6 atlısı kalan ve Hükümet kuvvetleri tarafından sıkı takibe alınan
eşkıya Katil İlyas, Yerköy yakınlarındaki bir geçitte kıstırılmış, bir kaç
adamıyla birlikte öldürülmüştür. Katil İlyas'ın öldürülmesi üzerine halktan
biri aşağıdaki destanı söylemiştir.
Verane evlerde öter baykuşlar
Umman oldu akar didede yaşlar
Katil İllez her gün kıtale başlar
Aman katil İllez aklın yoğumuş
Aman katil İllez aklın yoğumuş
Gelen müfrezede korkun yoğumuş
Fakir fukaraya vermen amanı
Gavur Ermanıda farkın yoğumuş
İnsaf eylemedin kalmamış sabır
Haytalar güren güren azığın kahır
Peşinde geziyor koskoca tabir
Gelen müfrezede korkun yoğumuş
Sebebi ne soydun giden postayı
Günahsız vurdun asker Hasan'ı
Saçında sürüdün titrek Fatma'yı
Aman katil İllez aklın yoğumuş
Kaynak: Tarih Atlaslı Kurtuluş Savaşı Ansk. İstanbul 1985, s. 274, 275, 276;
Kırşehir Destanları, 20; Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları -
Baki Yaşa Altınok, Oba Yayıncılık, Mayıs - 2003, Ankara, s.280-281
////////////////////////////
Okuyucularımız’la
hasbihal
Yılmaz GÖKSOY
Gazeteniz
Yozgat’a ara-sıra yazdığım yazıların daha sıkca yazılmasını isteyen
okuyucularımızın ilgilerinden dolayı mutluluk duymaktayım. Ancak, gençlik
yıllarımızda tükenmeyen arzularımıza yorulan annem merhum “beni çıngırdaklı
geline çevirdiniz” isyanıyla serzenişte bulunurdu. Aynı espriyi okuyucularımıza
da yapmak istiyorum. Yılmaz Göksoy’u çıngırdaklı gelin mi zannediyorsunuz.
Örneğin sayın Verda Gülbay, bilgisayar kullanmayı öğrenip devamlı yazmamı
istemişlerdi. Mesajlarına olumlu yanıt veremediğimden olacak ki, mesajlarını
kestiler.
Kızılkocaoğulları ile ilgili yazı yazmamı isteyen Mehmet Kara’nın isteğini 1995
yılında Ankara da yayımlanan Bozok Dergisi’nin 21.sayısında Bozok yaylasında
Kızılkocaoğulları ve Kızılkoca kazası hakkında edindiğim dökümanlarla
yazmıştım. Yeni bilgi ve belge edinemediğimden ikinci bir yazı yazamadım.
Rıza Kaya’da devamlı yazmamı isteyenlerden, “Baban açlıktan öldü, buldu da
yemedi mi?” derler ya gücüm ve imkanım var da yazmak mı istemiyorum? Birileri
konuşmalarımı banda alıp yazıya çevirse olabilir. Ona da yanaşan yok. Ustamın
adı Hıdır, elimden gelen budur.
Rıza İlbaş, Çapanlarla ilgili ağıt olup olmadığını soruyorlar. Çapanlar olur da
ağıt, destan, şiir olmaz mı? Genç yaşta hiçten cinayete kurban giden
Çapanlar’dan Musa Bey’e yakılan ağıt bunlardan biri.
Kemal Tahir’in “Rahmet Yolları Kesti” eserinde Katil İlyas’ın atına övgüsünü de
dile getiriyorlar.
İlyas’la ilgili çok efsane anlatılır. Bunlardan en ilginci, benlik davası
uğruna Katil İlyas çetesini ortadan kaldırmayı amaçlayan Kara Battal çetesi,
İlyas’ın gece Sungurlu’dan Yozgat yönüne geleceğini haber aldıklarında,
Çadırardıç ormanları içerisinde çapraz ateşe almak üzere pusu kurarlar. İlyas
pusuya yaklaştığında atı yola devam etmek istemez. Huysuzlaşıp pınsırır, mahmuzu,
kırbacı yedikçe şaha kalkar. Durumu izleyen Battal Çetesi önce atı vurup
arkadan İlyas’ı kurşunlarlar. Çeteler içinde bulunan Çopur Ömer, yaralı atın
süyüm süyüm ağladığına tanık olduğunu anlatırdı. Su testisi su yolunda kırılır,
Kara Battal’ın ölümü de İlyas’ınkinden daha beter olmuş.
Elden ele geçen İlyas’ın dürbününü son olarak gezmeye çok meraklı olan Yozgat
Lisesi Biyoloji Öğretmenliğinden emekli merhum Fazlı Bilecen’in eline geçmiş
olacak ki kır gezilerinde ölünceye kadar dürbünü boynundan düşürmemişti.
Katil İlyas ile ilgili ikinci bir anı da, Dedem merhum Alibaz Ağa ile ilgili;
Dedem Yozgat’tan köyümüz Gökçekışla’ya giderken Boğazlıyan yönüne giden
İlyas’la yol arkadaşlığı yaparlar. İlyas pür silahlı, Dedem’de de tabanca var.
Sohbetle birlikte yol alırken birbirlerini kollamayı ihmal etmezler.
Sezdirmeden punduna getirip biri diğerini sağ tarafına almaya çalışır. Dedem
Gökçekışla’lı olduğunu söylemez. Akşam yaklaştığında köyün önüne gelince, atın
başını çevirip “Buyur İlyas efendi, bir fakir kahvesi içelim” teklifinde
bulununca İlyas ayıkır ve “hayatta çok kurnaz gördüm amma senin ki gibisini
görmedim. Türk açığı, ben seni soymaya kararlıydım. İncirli’nin bağlarını
gözüme almıştım. Orada hem karanlık bastıracak hem de darboğaz olduğundan soygun
kolay olacaktı. Köyünün önündesin, vakit de erken artık bana boyun vermezsin bu
davranışından dolayı kahveni içeceğim” der. Misafir odasına geldiklerinde
Dedem’e amcamın doğduğu müjdesi gelir. Bu müjdeyle İlyas da duygulanır. Amcam’ı
getirtip adını İlyas kor ve bir saat hediye eder.
25.11.2011
OKUR YORUMLARI
|
|
KAHRAMANLIK
ÖYKÜLERİ
|
|
Okuyucularımız’la
hasbihal
|
Sayın
Ömer Faruk Sağlam; Yazımı neden üzüntüyle okuduğunuzu anlayamadım. Üstelik
"yorum" diye nitelemişsin. Benim yazdığım yorum değil tıpkı sizin
yazdığınız yazı gibi bir rivayettir. Doğruluğundanda tabii ki emin değilim.
Yörenin yaşlılarından 1970'li yıllarda seferberlik dönemlerini hatırlayanlardan
köy odalarında duyduklarımı ifade etmeye çalıştım. Yazdıklarımda sizi üzen ne
varki yazımı üzüntüyle okudunuz. Oysa siz yazınızda "hikayenin doğrusu
şudur" diye iddialı giriyorsunuz. Yazdıklarınızın doğruluğu ne malum?
Devlet arşivinden belgeylemi destekliyorsunuz yazdıklarınızı? Lütfen
üzülmeyin sizin yazdıklarınız da rivayet, benim yazdıklarım da
rivayet.Amacımız geçmişe doğru bir katkıda bulunabilmek. Sungurlu'da sağlık
memurluğu yapmanız yazılarınıza ilave bir şey katmaz. Saygı ile..
HASAN MEŞELİ
|
Hasan
meşeli -- 31.08.2012
15:49
|
|
Bir
iftar Anısı
|
Çok
değerli ve sevgili ağabeyim.Bizde sizinle birlikte olcağımız günleri dört
gözle bekliyoruz.
|
ABDÜLKADİR
ÇAPANOĞLU -- 03.08.2012
10:47
|
|
KAHRAMANLIK
ÖYKÜLERİ
|
Hakikaten
tüylerim diken diken oldu gözlerim doldu okuduğumda.Bu öykünün gazetenin köşe
yazısından ziyade manşet olarak verilmesi gerekir.
|
Ahmet -- 04.07.2012 10:59
|
|
KAHRAMANLIK
ÖYKÜLERİ
|
Değerli büyüğümüz Sayın Yılmaz GÖKSOY dimağınızda
saklı bu değerleri bizlerle paylaştığınız için size öncelikle çok teşekkür
eder, takdire şayan yazıların devamını sıhhat ve afiyetinizle zül celali
tegattes hazretlerinden dilerim.
23 nisanlar 19 mayıslar 30 ağustoslar 29 ekimlerde
durup dururken bayram etmediler sevinmediler bizden evvelkiler. bugün
bizlerin hürriyet ve istiklal içerisinde yaşamamızın yegane mensupları olan
bıyıkları terlememişler, onbeşliler, kınalı parmak tutmadan şadadet şerbetini
vatan için kana kana içen civan mertlerin her düşman çebrerini yarıp muzaffer
oluşunda bayram ettiler bayram kıldılar o günleri.Yoktan var oldular zoru
başardılar aç susuz ayak yalın siperlerde geçen sefalet günlerini yaşanan her
zaferin perde arkasını hatırlatır bana 29 ekimler 30 ağustoslar 23
nisanlar.Biz bugünün evlatları zor görmedik sefalaet görmededik kıtlık
görmedik harp görmedik ve bunların ne olduğunu bilmiyoruz yaşanan onca
badirenin harbin nasıl kazanıldığından bihaber yaşıyoruz dolayısıyla zafer
bayramından bi haber zafer bayramı kutlayan bir kuşak olarak bu günleri resmi
tatil günü olarak kabul ediyor dün dedeme kan'a mal olan bir günü gereği gibi
kutlayamadığımız için hicap duyuyorum.
|
remzi -- 02.07.2012 14:01
|
|
YÖREMİZDE
GEYİĞE DUYULAN İLGİ ve İLGİNÇ ÖYKÜLERİ
|
Değerli
hocam ellerinize yüreğinize sağlıkkk. çok güzel konalar işliyorsunuz
yazılarınızda ancak yorumlarda görünen o ki yozgatlı sizden eski günlere ait
destaları hikayeleri yaşamış yozgatlı halk kahramanlarının hikayelerini
dizelerinize dökmenizi istiyor. İnşallah yazılarınızda zaman zaman bunlara
yer verirsiniz. Allah size sağlı afiyet ve uzun ömürler ihsan etsin.
|
Nuri -- 13.06.2012 14:56
|
|
Tekeden
Koremez sağma
|
Aşağıdaki
yorumu üzüntü ile okudum." Yazınızda ismi geçen Katil İlyas Sarıkaya'nın
Arpalık köyündendir. Arpalık köyü 15 hanelik küçük bir çerkes köyüdür.
İlyasın akrabalarının İlyası pusuya düşürüp öldüren Kara Battal'ın kafasını
keserek Arpalık'a getirdiklerini intikamın şerefine sabaha kadar eğlence
düzenlediklerini çocukluğumda yörenin büyüklerinden dinlemiştim. Bir dip not
olarak eklemek istedim.
Hasan Meşeli -- 15.12.2011 00:23"
Hikayenin Doğrusu şudur;
Ben KARA BATTAL'ın torunuyum. KATİL İLYAS Sungurlu'nun
Çerkez KADILISI'köyündendir. O zaman Sungurlu-Alaca ve Boğazkale ve civarı
Yozgat'a aittir.O dönemde KATİL İLYAS yanında 1 Ermeni ve 1 Rum Eşkiya ile
TÜRK ve TÜRKMEN ALEVİSİ köylerini basarak Kadın-Kızları oynatmakta, zulm
etmekte ve iken dedem KARA BATTAL şu anda Sungurlu'nun EVCİ köyünden Topal
Osman adlı kişiyi KATİL İLYAS'a gönderir ve şu mesajı iletmesini söyletir.
"Yanındaki Ermeni ve Rum'u bırak. Türk ve Türkmen köylerini basmayı
halka zulmetmeyi bırak. Yoksa karışmam " dedirtir.
KATİL İLYAS haberciye zulmeder ve gönderir. Ağır
hakaretler yapar. Dedem KARA BATTAL tarafından durum hazm edilmez. Bunun
üzerine KATİL İLYAS'ı ve yanındakileri şu andaki SARIÇİÇEK ve KARAKEÇİLİ köyü
arasında pusuya düşürür ve öldürür. Kellesine ödül konulan KATİL İLYAS'ın
kellesini YOZGAT VİLAYETİ'nin merdivenlerine atar.
Yeni Kadılı Köyü yaklaşık 1905 yıllarında Rusyadangelen
Çerkezlerin önce Çorum-Boğazkale ilçesi Evren eski adıyla YEKBAS kasabasına
gelmeleri ve daha sonra burada bulunan beyler ve ağalar tarafından kovulup
şimdiki Y.Kadılı köyünün bulunduğu yere gelerek yerlileşmişler
vekurulmuştur.Her ne kadar köyün adı halk dilinde ÇERKEZ KADILI ise de
köydedokuz hane Çerkez bulunmaktadır. Diğer haneler ise TÜRK KADILISI
köyünden gelen kişiler oluşturmaktadır. Köyün ilk kuruluşunda Çerkezlerin
yerleşmesi nedeniyle Çerkez Kadılı olarak geçmekte iken sonraları Yeni Kadılı
olarak son ismini almıştır.(Kaynak Sungurlu Halk Kütüphanesi )
KATİL İLYAS BÖYLE KİŞİDİR.
Ben sungurlu'da 193-1975 yıllarında Sungurlu'da Sağlık
Memuru olarak görev yaptım.KATİL İLYAS'ın eşini de, oğlunuda torunlarını da
tanıdım. Hepside beni tanır ve bilirler. Tüm hikayelerini inceledim.
KARA BATTAL o dönemde M.KEMAL ATATÜRK'ün Yozgat'a ilk
gelişinde kendisine eşlik etmiştir. Samsun'lu TOPAL OSMAN'la da
arkadaştır.Duyumlardan Yozgat civarındaki eşkiyalığın bitirilmesini
istediğidir. Başbakanlık Tarih Uzamanlarından rahmetli Mehmet AVŞAR
tarafından Başbakalık Tarih arşivlerinde "KOCA BATTAL" adı ile
geçtiğini belirtmiştir.
Buda ATATÜRK'ün sözlü emri ile olduğudur ki... O
tarihten sonra Yozgat civarında eşkiyalık sona ermiştir. Bunu erdiren kişide
dedem KARA BATTAL'dır.
Yozgat'ta İbalı kahya adı ile namlı kişinin
akrabalarından Deremum köyü veya Mahal köylüsü yaşlı bir kadından 1963-64
yıllarında KARA BATTAL için yakılmış türküyü bana söylemişti. KARA BATTAL'ın
torunu olduğumu söyleyince...
Deremum veya Mahal köyü neresi, KARA BATTAL'ın köyü
Büyük Nefes neresi... Yazılan Sarıkaya neresi.... Ama dedem KARA BATTAL
öldürüldükten sonra çerkezlerin bayram yaptığı doğrudur.
Bu yazıyı doğru bilgilendirmek amacı ile yazdım.
|
Ömer
Faruk SAĞLAM -- 29.05.2012
21:30
……………..
|
Okuyucularımız’la
hasbihal
|
Yazınızda
ismi geçen Katil İlyas Sarıkaya'nın Arpalık köyündendir. Arpalık köyü 15
hanelik küçük bir çerkes köyüdür. İlyasın akrabalarının İlyası pusuya düşürüp
öldüren Kara Battal'ın kafasını keserek Arpalık'a getirdiklerini intikamın
şerefine sabaha kadar eğlence düzenlediklerini çocukluğumda yörenin
büyüklerinden dinlemiştim. Bir dip not olarak eklemek istedim.
|
Hasan
Meşeli -- 15.12.2011 00:23
|
Orta
Asya’dan Osman Paşa Beldesine uzanan Oğuz Kaan destanı ve Ahilik ilişkileri
|
Aynalı
heybeyi terkiye astın
Ermanı kızının saçını kestin
Güççük Hasan ile Yozgatı bastın
Düşmandan öç alan sen misin Çöllo
Karşıdan çıkınca Yozgat korkardı
Asileri can evinden yakardı
Çöllo martini çifte takardı
Allahın aslanı sen misin Çöllo
Bilmem deli m'oldum bilmem serseri
Öğle vakti basılırmı kayseri
Peşinde gezer binbeşyüz süvari
Bunlara eyvallah edermisin Çöllo
Sahipsiz kişniyor bindiğin kırat
Yansın yıkılsın Asi Yozgat
Kırşehir vermesin zalime nusrat
Bileği bükülmez ermisin Çöllo
Yukarıdaki dörtlükler zamanında kırşehir yozgat
sungurlu çorum kayseri gibi bir çok orta anadolu ilinde çetelik eşkıyalık
yapanlardan zenginden alıp fakire gayrı müslümden alıp müslümana veren
Çöllo'nun ardından yakılmış türkünün yalnızca birkaç dörtlüğüdür. Çöllo-
Katil İlyas- Kareli- Parmaksız arap- Aynalıuşağa gibi eşkıyaların çetelerin
odalarda kahvelerde yıllarca hünerleri anlatıldı türküleri söylendi. Hatta Kemal Tahir "Rahmet Yolları kesti" adlı
eserinde Katil İlyas'ı anlatırken " Eşkiyalığı Katil İlyas değil atı
yapmaktadır. Gece karanlığında pusuyu sezen atının sayesinde her çemberi
yardı der" Yozgata sınırsız hizmetleri bulunmuş Çapanoğulları
için yakılmış bir ağıt türkü vesair varmıdır. Çapanoğulları ile adı geçen
eşkıyalar arasındaki hikayelerden yada eşkıyaların çetelerin zamanında
dinlemiş olduğunuz destanlarından yazılarınızda bahsederseniz eskiden
radyolarda müdavimi olduğumuz "Arkası yarın" programı gibi
şimdilerdeki yerli televizyon dizileri gibi sizi her hafta yazılarınızı
okumak için hem sabırsızlıkla bekler hemde bize geçmişten tarihten bir altın
sayfa açmış olursunuz. İnşallah bu mektubum elinize geçer ve isteğimizi yerine
getirirsiniz.Nitekim çocukluğumda topçu-araplı-göğcekışla-çallı-incirli
tekke köylerinin altından geçen tozlu yoldan giderken büyükler aman
eskidenburda kaçaklar barınır eşkıya yatar diye anlatırlar onlar anlatırken
birgün karşımıza atıyla kuşamıyla arabanın önünden bir kaçağın çetenin
geçmesinin hayalini kurardım. Hatta araba köy duraklarında durduğunda
içimden hep aha kaçak gelecek eşkıya şimdi basacak bizi diye korkudan terlere
boğulur anamın eteğine yapışırdım.İnşallah bu küçük ricamı isteğimi kırmaz
küçükte olsa bi hikaye yazarsınız.
|
Rıza
İlbay -- 11.11.2011 08:48
|
//////////////////////////////////////
books.google.com.tr/books?isbn=9752732356
Kemal Tahir. adım yaklaşmış ... "Eşkiyalığı bu katil İlyas değil, atı
yapmakta..." derlerdi. Gecenin ... İlyas'ın altındaki
hayvan da böyle bir mübarek... Pusudan ...
///////////////////////=========00000000000000=============/////////////////////