ÇORUM İL MERA KOMİSYONU'nun
7.12.2021 Tarihli
ve 8.12.2021 ve 10 .01.222 rarihleri arasında askıya çıkardığı Küçük HIRKA KÖYÜ MERA LİSTESİ
///////////////////////////////////////
ÇORUM VALİLİĞİNE
(MERA KOMİSYONUNA
İTİRAZ)
Çorum İl Mera
Komisyonu Başkanlğı’nın Çorum/ Alaca Küçük Hırka Köyü için
08.12.2021 ila
10.01.2022 tarihleri arasında askıya çıkardığı karardaki 2217 ve diğer
parsellere itirazımdır.
4342 sayılı Mera K.’nın 3/d maddesinde mera: "hayvanların otlatılması
ve otlarından yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla
kullanılan yer." şeklinde tarifini bulan açık hükme rağmen Kadimden beri
" Mara olarak KÖYLÜNÜN ORTAK
KULLANIMINDA OLMAYAN" ..ancak dededen toruna ekilen ZİLLİYETi babam kimlik nolu Sadık Çavdar’a ait araziler
kadastro çalışması sırasında “Mera” olarak kayda geçirilmiştir..
Hali hazırdaki tapu kaydında babam Sadık Çavdar’a ait parsellere komşu olup
“mera “ diye kayda geçirilen ve komşu arazilerin tarla olarak gözüktüğü aslında
mera vasfı olmayan kadimden bu yana ekili arazi olan tıpkı diğer komşu araziler
gibi tarla vasfındaki alanlarına çevrilmesi “Komisyon tarafından sağlanması”
gerekir..
Zira kadimden beri ekilen MERA OLMAYA elverişli olmayan küçük küçük parça
arazilerin vatandaşı mağdur etme pahasına “Mera olarak” kayda geçirilmiştir.
Çünkü tapulama esnasında yapılan işlemlerde “kamu yararı “olmadığı halde
“Kişilerin Mülkiyet haklarından mahrum bırakmaya yönelik uygulama yapılarak
kadimden beri, yüz yıllarca ekilip - dikilen araziler, kadastro çalışmaları
sırasında; “mera “ olarak kayda geçirilmiş.. Hatta bazı tarlaların tam ortası
kasten "mera " yapılmış.
Bu uygulama sonucu;
Arazi sahiplerinin bilgi eksikliği,
Parasızlık,
Uğraşmaya vakit bulamamaları
İtiraz yollarını bilmemeleri
İtiraz edildiği halde üst komisyonların - kadastro çalışması yapan ve
mağduriyete bilerek- bilmeyerek sebep olan “sözde uzmanın” etkisiyle -
zamanında karar vermediği için araziler, gerçeğin dışında tapuya geçmiş oldu.
Daha sonraki mirasçılar olayın farkına vardıklarında işi işten geçmiş,
kayıtlar çoktan kesinleşmiş duruma gelmiştir.
Dededen – toruna yıllarca ekilip biçilen araziler; bu yanlışlıklar
dolayısıyla kıyısından köşesinden ya hazine üzerine ya da meraya kaydedilmiş
durumdalar.
Bazıları kasten ve haset ederek Zaman zaman Dededen - babaya yıllarca
ekilip biçilen araziler için Kaymakamın kapısını çalıyor.
Şikâyet yoksa insanlar ekip biçmeye devam ediyor.
Şikâyet varsa perişan ediliyor.
Öyle ki aynı babanın çocukları aynı tarlayı ortadan bölüşüyor.
Şikayet birsine yapılıp, Devlet peşine takılırken ..
Diğer kardeş güzelce aynı durumda olan tarlasını ekip biçiyor.
Kendi tarlası için özellikle zevk için devlet organlarını alet ederek
"mağdur edilen " insanlar var. Arazisi boş yere yatırılan ve ceza
davaları ile yıldırılan köylüler var.
Köydeki, ilçede, ildeki bütün aynı durumda olanlar için aynı uygulama olsa
“Devlettir, yapar..şeriatın kestiği parmak acımaz “ denir.
Ancak aynı köyde başkalarına, hemen yanında olana bile kimse bi şey demez
iken bazıları için için işlem yapılarak, münferiden mahkeme kapılarında
süründürülüyor ve cezalandırılıyor.
Maddi manevi zararlarla adeta keyif yapılıyor..
Ne şahitlere nede eski çekilen fotoğraflara nede devletin çektiği hava
fotoğrafına bakılıyor..Kadastro kaydına göre ceza basılıyor..
Zaman zaman
Köylü, devlet organlarını istismar edilerek kimi yerel ZORBAların ZULMüne
tabi tutuluyor..
Kaymakamlık, Savcılık makamı yani kamu otoritesi ve bu otoritenin gücü
kasıtlı amaçlar için kullanılmaktadır.
Çoğu kez yapılan masraf ve manevi sıkıntılar bahse konu yer için ürkütülen
kurbağa değmiyor..
Maalesef; aileleri, köyümüz, ilçemiz ilimiz ve ilerimizde var olan
insanlarımızı üzen, kaynakları heba eden..“vatandaşın dededen – babadan toruna
“ intikal eden ve kendi tarlasını, bahçesini ektiği için Demoklesin kılıcı gibi
başında duran “mera” konusu gibi sıkıntı devam ediyor.. İdare ile vatandaşı
karşı karşıya getirip hasım konumuna getiren bu sıkıntı kişi bazında gibi
görülse de aslında tarıma dayalı toplumun önemli bir yarası olarak devam
ediyor.
Mahkemelerde yıllarca git- gel ve YARGITAY kapılarında vatandaş, kendi
tarlası için süründürülüyor. Vatandaş da masrafını bile değmeyecek değerdeki
tarlası için mecbur ve mahkum kalmaz ise mahkeme yolunu denemiyor.. Daha çok,
spesifik olarak ŞİKKAYET yolu ile HAREKETE GEÇEN İDARE nedeniyle ceza ve hukuk
davaları ile mahkemelerde süründürülüyor..
Mera Komisyonu, tarların fiziki haline,
Şahitler yanında mutlaka ve mutlaka geçmişe dönük belli periyotlar içinde
çekilen hava fotoğraflarına bakılarak “adelet”içinde işlem yapması hainde
insanlar mağdur edilip idare ile çekişme yaşanmaz.
On yıllar aralarla HAVA FOTOĞRAFLARINA
bakılır, adil bir karara ulaşılır.. Vatandaş – idare kavgasına son
verilebilir..Mal sahibi, malında HIRSIZ konumuna düşürülmez..
Böylece;
Kıt kanat hala üretimde olan köylünün morali bozulmamış,
Üretimden engel olunmamış,
Kaymakamlar; boş işlerle uğraşmamış,
Mahkemeler; yıllarca süren dava dosyaları ile boğulmaz…
Böylece millet - devlet küslüğü giderilmiş olur..
1- Köy içinde kalan
2217 nolu parselinde içinde bir bütün olarak bulunan tarla Kadimden beri ekilip
– dikilmektedir. Hiç bir zaman diliminde de MERA olarak "KÖYLÜNÜN ORTAK
KULLANIMINDA “ olamamıştır. HİÇ BİR DÖNEMDE "köy tüzel kişiliğine ait olan
veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunan mera,
harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz mallar" kapsamında olmamıştır.
Bahse konu ve "mara " kaydı konan Küçük Hırka Köyü Köyiçind
bulunan 2217 nolu parsel ile geçmişten gelen hali hazır sınırlarla korunan
tarla diğer parçası arasında - iki parsel arasında- belirleyici bir sabit bir
sınır mevcut değildir. Ve ve ayrıca ana tarlanın çok cüzi bir alanını
kapsamaktadır. Bu nedenle koca tarla içinde hiç bir dönemde "köy merası
olarak kullanılmayan" bir yerin neresinin "mera " olduğu bile
bilinmesi mümkün değildir..Zira kadimden beri ekim yapılan arazi " köy
tüzel kişiliğine ait olan veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk
edilmiş bulunan mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz mallar"
cinsinden olmayıp Kadimden beri tarla niteliğindedir.
Babam Sadık Çavdar’a kalan
2217,2046,2082 parsellerin toplamı ve amcam Salih Çavdar’dan murislere
kalan diğer parçalar bir bütün olarak ; Takriben 150-200 yıl önce köyümüzde
yaşayan Bekir Kağ tarafından işlendiği bilinen, Bekir Kağ’dan çocuklarına ve
torunlarına intikal eden arazi , 1950 başlarına kadar Bekir Kağ’a muris dört
ayrı ailenin ortaklaşa ekip biçtiği, bu tarihte HAK sahipleri aileleri temsilen
Süleyman Aykaç, Mehmet Kaya , Bekir ve Mustafa Çapraz’ın tarafından müştereken
Muhtar Nurettin Arslan’ın düzenleyip onayladığı senetle değeri karşılığında
dedem Mehmet Çavdar’a satılmıştır.
Bu mülkiyet değişimi sonrası; dedemiz, babamız tarafından KESİNTİSİZ VE (Nizasız ) ÇEKİŞMESİZ İŞLENEN
TARAIM ARAZİSİ, EKİLİP BİÇİLMEKTEDİR. "mal üzerindeki fiil
egemenlik" yani zilyetlik devam etmektedir.
Türkiye ve Bölge illerinde ilçelerinde olduğu gibi Tapu ve kadastro
ölçümleri yakın zamana kadar yapılmamış olduğundan Kadimden beri ekilip biçilen
bu tarlanın kullanım hakkı satış senedi ve zilliyet yolu ile Mehmet Çavdar
oğulları tarafından kullanılmakta burada en azından 60 yıldır evleri, ahırları
ve harmanları, Şeker Pınarı adındaki su kaynakları ve dikili bahçeleri ile
tarla bir bütün olarak işlenmektedir.
Dededen kalma, babadan bize intikal eden ve 300 yıldır bir bütün olarak ekilip
biçilen tarla; daha sonra yapılan kadastro çalışmasında her nedense halan tarla
olarak kullandığımız yer tam üçe bölünerek bir kısmı hazineye diğeri bir kısmı
da -Küçük Hırka Köyü Köy İçi mevkinde ki 2217. parsel - Mera olarak yazılmış.
Bir bütün olarak dededen toruna intikal eden, aralıksız ve çekişmesiz
olarak zilliyetimizdeki “TARLA, BAHÇE VE HARMAN YERİ”; Köyümüzde kadastro
çalışmaları yapıldığı zamanda şimdi de aynı konumda olup, kadastro çalışmaları
sırasında her nedense ayrı parsel yapılarak 1. pafta 2046 nolu parsel şeklinde
sadece ev ve bahçenin babam Sadık Çavdar
adına zilliyetine tescili yapılarak harman, benim doğduğum eski ev yerimiz ve
kadimden beri çekişmesiz ve kesintisiz Tarım arazisi olan tarlamızın farklı
parseller şeklinde tescilinin yapılmadığını tarlanın bir kısmının (2217 parsel)
mera olarak tespit yapıldığı görülmektedir.
Bahse konu tarla kadimden beri işlenmekte ve kadastro çalışması öncesi,
kadastro çalışması sırasında da işlenmiş, sonrasında da ARALIKSIZ VE ÇEKİŞMESİZ
(Nizasız )olarak işlenmeye devam edilmiştir. Kadastro çalışmaları sırasında
mera ve taşlık arazi olarak yapılan tespitlerin – köyümüzde başka örnekleri
olduğu gibi - HAYALİ ya da Kadastro tespiti sırasında mahalli bilirkişilerin
yanlış beyanda bulunarak araziyi KASITLI olarak yanlış tespit yaptırdığı bir
gerçektir. Her ne kadar kadastro geçince Mera kaydı düşülse de ZİLLİYET YOLU
ile babadan evlada intikal eden arazi KADİMDEN beri arazi tarım ve hayvancılık
yapılarak kullanılıp, korunmuş ve işlenilerek bu güne kadar gelinmiştir.
Mahallinde keşif yapıldığında yukarıda mevkisini yazdığım arazilerin kadimden
beri işlendiği, dededen- babaya, babadan toruna çekişmesiz ve kesintisiz işlene
gelen arazi olup olup, zilliyet ve tasarrufumuzda bulunduğunu;
Hudutları belli olan tarlanın hiç bira zaman ve dönemde köy merası olarak
kullanılmadığını, Başta şu an görev yapan ihtiyar heyeti üyeleri olmak üzere
tüm köy muhtarları, köyde görev yapmış öğretmen ve imamlarla aklı selim her
birey tarafından bilinir.
2. Mera Komisyonu’nun
08.12.2021 ila 10.01.2022 arasında Küçük Hırka Köyü’nde askıya çıkardığı –
ancak
https://parselsorgu.tkgm.gov.tr/
de erişime kapalı olduğu için parselin hangisi olduğu bilinmediği için parsel
numaralarını veremediğim tapulama çalışması esnasında zilyedi ve maliki babam
Sadık Çavdar olan ve tapu kaydında babam Sadık Çavdar’a ait parsellere komşu
olup “mera “ diye kayda geçirilen ve komşu arazilerin tarla olarak gözüktüğü
aslında mera vasfı olmayan kadimden buyana ekili arazi olan tıpkı diğer komşu
araziler gibi tarla vasfındaki alanlarına çevrilmesi Komisyon tarafından
sağlanması gerekir.. Zira kadimden beri ekilen MERA OLMAYA elverişli olmayan küçük küçük parça
arazilerin vatandaşı madur etme pahasına “Mera olarak” kayda geçirildiği bir
gerçektir.
Bu parseller de Kadimden beri ekilip – dikilmektedir. Hiç bir zaman
diliminde de MERA olarak "KÖYLÜNÜN ORTAK KULLANIMINDA “ olamamıştır. HİÇ
BİR DÖNEMDE "köy tüzel kişiliğine ait olan veya öteden beri köylünün ortak
yararlanmasına terk edilmiş bulunan mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz
mallar" kapsamında olmamıştır.
Tapulama esnasında yapılan işlemlerde “kamu yararı “olmadığı halde
“Kişilerin Mülkiyet haklarından mahrum bırakmaya yönelik uygulama yapılarak
kadimden beri ekilen ve hiçbir dönemde mera olarak kullanılmayan kadimden beri
ekilip dikilen tarlar için yıllardır zilliyet eden korunmayarak araziler; “mera
“ olarak kayda geçirilmiştir...
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 1 No'lu Protokolün mülkiyet hakkını
teminat altına alan 1. maddesinde ` Her hakiki veya hükmi şahıs malların
masuniyetine riayet edilmesi hakkına maliktir. Herhangi bir kimse ancak amme
menfaati icabı olarak ve kanunun derpiş eylediği şartlar ve devletler hukukunun
umumi prensipleri dahilinde mülkünden mahrum edilebilir. Yukarıdaki hükümler,
devletlerin, emvalin umumi menfaate uygun olarak istimalini tanzim veyahut sair
mükellefiyetlerin veyahut da para cezalarının tahsili için zaruri gördükleri
kanunları yürürlüğe koymak hususunda malik bulundukları hukuka halel getirmez
Anılan madde uyarınca kişilerin mülkiyet hakkından mahrum bırakılabilmesi
için; Mülkiyet hakkına müdahale kamu yararı amacına yönelik, yasada öngörülen
koşullara ve uluslar arası hukukun genel ilkelerine uygun olmalı ve amaca
ulaşmak için başvurulan araç ile güdülen amaç arasında makul bir oran ve adil
bir denge bulunmalıdır. Bu üç koşul bir arada bulunmadan bir kişi mülkiyet
hakkından mahrum bırakılamaz.
T.C. Anayasasının mülkiyet hakkını düzenleyen 35. maddesinde ise; `Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar ancak, kamu yararı amacıyla,
kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı
olamaz. ` hükmü bulunmaktadır. Mülkiyet hakkı kişinin temel hakları arasında
olup, anılan Anayasa hükmü uyarınca ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla
sınırlanabilir.
Kadastro çalışmasında ise olay istismar edilerek zilliyetle özel mülkiyette
olan araziler “Mera” olarak tescil edilmesi uygulamasına gidilmiştir..
SONUÇ ve TALEP:
4342 sayılı mera kanunu md.13 gereği olarak yapılan itirazımın kabul
edilmesini ve bölgenin 1960, 1970 , 1980,1990,2000 tarihlerinde çeşitli
zamanlarda çekilen HAVA FOTOĞRAFLAR ve diğer unsurlar dikkate alınarak;
2217 parsel ve
tapulama çalışması esnasında zilyedi ve maliki babam Sadık Çavdar olan ve tapu
kaydında babam Sadık Çavdar’a ait parsellere komşu olup “mera “ diye kayda
geçirilen ve komşu arazilerin tarla olarak gözüktüğü aslında mera vasfı olmayan
kadimden buyana ekili arazi olan tıpkı diğer komşu araziler gibi tarla
vasfındaki alanların/ anılan parsellerin
MERA VASFININ KALDIRILMASINA karar
verilmesini,
Arz ederim.. 07.01.2022
Sadık Çavdar
varisi;
Necati Çavdar
Adres:
Alsancak Mah.2166.cad.No:28/12
Etimesgut/Ankara
Tel: 05423461047
Ekler:
1- Küçük Hırka Köyü köy içi mevkii 2217 nolu parselin deiçinde bulunduğu ev
ve tarlanın Tarlanın bir bütün olarak o andaki halini gösteren 1979 tarihinde
çekilen fotoğraf.
2- Veraset ilamı
3- Küçük Hırka köy içi 2217-2218-2083 ve 2082 parselleri gösteren kroki
4- Köy içi 2217 parselin içinde bulunduğu Tarlanın tümünü gösteren Google
den alınan uydu fotoğrafı
7//////////////////////////
https://www.facebook.com/necati.cavdar/posts/10159864804632700?notif_id=1641638302864155¬if_t=feedback_reaction_generic&ref=notif
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder